Hoş geldin güzel insan, bizim fakir gönül haneye.
Kusura bakma etraf biraz tozlanmis, biraz dagılmiiiiiis,
kirilip dökülmüş her şey ama hemen temizlerim senin için. 

Uzun zamandir gelip giden yoktu buraya..
Son tarumar edilisinden beri ben de pek gelmedim.
Hem dostlar aldırmazmıs böyle seylere. 

Gel! Gel otur söyle!
Burası özel dostlar için, orayı ancak sen görebileceginden
baskasi kirip dökemez ve kirletemez. 

Orası dost makamidir, ancak senin tasarrufundadir ve
istemedikçe de kimse seni oradan çikaramaz.. 

Sahi! Ne ikram edeyim sana?
Aslinda sana layık pek bir sey kalmıs olmasa da; yillanmis

özlemlerimin yaninda, üzerine sevgi kirintilari ekilmis sıcak

bir yürek çorbasi içmeye ne dersin?

Hem de biraz sohbet ederiz, kim bilir belki arka bahçede

yetiştirdigim nadide güllerimi gösteririm sana.

Çok defa firtina ve ayazlara maruz kalsalar da hala

yasayanlar da var elbet. Onlari her gece gözyaislarimla

suluyorum ve çile ile gübreliyorum. Bak! Bir tane de senin için

ekelim buraya. Su kar beyazi olanlardan. Yüregin gibi temiz,

yüzün gibi pak olanlardan. Ama onu sen sulayip besleyeceksin

anlastık mı?

 Açilan her gonca için bir iyilik yapalım su dünyaya...

Hani su gül kokusundan mahrum ve nasipsiz dünyaya...

Gönül evimizin dostluk pencerelerini açip Muhammedi kokular

gönderelim zakkum agaçlari arasinda kavrulan yüreklere

Rahman ve Rahim olanin adıyla...

 Beyaz güllerimizin üzerinde uçuşan kelebeklerden selam

gönderirim sana. Eğer bir gün solarsa ak güllerimiz anlarım ki

ayrılık vakti gelmiş.. İki damla gözyasi ve bir fatiha ile

gönlüne düser, yolumuza devam ederim...

ta ki sonsuzluk bahçelerinde bulusuncaya dek...

 Herneyse hosgeldin yeniden GONUL evime..

Yazıyı Gönderen Murat ÇAĞIN