Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 35,0619 | 35,1251 | |
EURO | 36,4162 | 36,4818 | |
YEDİ ULU OZAN
Farklı dönemlerde yaşamış ve Alevi – Bektaşi topluluklarınca özümsenmiş; mücadeleleri, çektikleri sıkıntıların sonuçları ve edebi kişilikleriyle bu topluluklarla kendilerinden sonra gelen ozanları etkilemiş yedi ulu ozanla ilgili hazırlanarak “Yağbasan’ın Sesi” dergisinin 9. Sayısında yayınlanan yazıyı okuyunca son derece mutlu oldum ve siz köylülerimizle paylaşmak istedim. Yedi ulu ozanımızın yaşamıyla ilgili bilgileri birden yayınlamak köy sayfamızın teknik yapısı açısından sıkıntı yaratabilir. O nedenle bazen birer kimi zamanda ikişer ozanımızla ilgili bilgileri yaşadıkları zaman sırasına göre yayınlamanın yerinde olacağını düşünüyorum.
Ayrıca “Yağbasan’ın Sesi” dergisi yöneticilerine, yazıyı hazırlayan Muharrem KAYNAR, dergiye ulaşmamızı sağlayan Mürşit Tuna ÇİÇEKOĞLU kardeşimize ve Yağbasanlı Canlara teşekkür ediyor yürek dolusu selam ve saygılarımı yolluyorum.
Ulu ozanlarımızdan ilki olan Seyyid Nesimi’nin yaşamı ile başlıyor, okuyanlara yeni ve olumlu bakış açıları kazandırması dileğiyle sevgilerimi yolluyorum:
İMADEDDİN SEYYİD NESİMİ(1369 - 1417)
Bağdat’ın Nesim kasabasında yetişmiş olup Diyarbakır bölgesine yerleşen Türkmenlerdendir. Halep’te Hallac-ı Mansur’un düşüncelerinin iz sürücüsü olduğu için kafir sayılıp derisi yüzülerek öldürülmüştür. Nesimi, Hurufidir. Fazlullah Hurufi’nin görüşlerini benimsemiştir. Varlık Birliği (Vahdeti Vücud) görüşünü savunan, kişi ile Tanrı arasında bir nitelik yükleyen inanç arasında bir bağlantı kurar. Tanrı’nın yetkin (kamil) insanda görüldüğü tasavvuf görüşünü benimser.
Başlıca eserleri Türkçe ve Farsça divanlardır, Azeri asıllı Türkmenlerdendir. Katledilme sırasında rivayete göre derisi eline verilip giderken, Halep’in oniki kapsından aynı anda çıktığı görülmüştür.(Bu olaya Alevi inancında çoğu kez rastlanmakta ulu kişilerin bedenlerinin yani bedellerinin aynı anda farklı yerlerde görünmesi olayıdır ve bu kişiler bedelin çoğulu olan Abdal sözcüğünün adlarına eklenmesiyle anıla gelmiştir. Pir Sultan Abdal, Kazak Abdal da olduğu gibi). Yolda rast geldiği birisine elindeki yüzülmüş derisini göstererek; “Gerçek Kabe’nin yolcusuyuz. İhramımız budur.” Dediği beyiti meşhurdur.
Ayrıca bu kısa tanıtım yazısını bu ulu ozanın şu küçük dörtlüğüyle bağlamak yerinde olacaktır.
Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya (iki yüzlüler meclisi) bizi
Biz şerbet içmeyiz, dolumuz vardır.