HIDIRELLEZ
Daha önce dostlarımızla paylaştığımız bir yazımız olmuştu “Cemre” ile ilgili ve hatırlanırsa orada konu etmiştik eskilerin yılı Hızır ve Kasım günleri olmak üzere ikiye ayırdığını. Takvimin yaygın olarak kullanılmadığı zamanda kış günlerini Kasım yaz günlerini ise Hızır günleri ifade ediyordu ve zaman ancak bu yöntemlerle akıllarda kalabiliyordu. İşte yazın başlangıcı her yıl 6 Mayısa denk gelen Hızır günlerinin başlamasıyla oluyor.
Fakat eskiler bu günün akıllarda kalması için epey söylenceler türetmişlerdir. Türk, İran, Ortadoğu ve Yunan kültürlerinde epeyce önemsenen Hıdırellez için her kültür birbirine yakın ama yinede küçük farklılıklar içeren söylencelerle zenginleştirmiştir bu insanları bir birine kaynaştıran güzel günü.
Ortak noktaları ise Hızır ile İlyas’ın bu gün buluştuğunun kabul edilmesidir.
Ölümsüzlük suyunu içmiş ve o gün bu gündür aramızda dolaşarak darda kalanlara yardım eden, her uğradığı yere bolluk getiren ve adının sözcük anlamı yeşille eş anlamlı olan Hızır peygamber ile yağmura söz geçiren İlyas peygamber buluşup insanlara iyilikler sunarken insanlarında bu sunulan güzelliklere karşılık vermemesi beklenemez. Kimi sabah erkenden kalkıp gül ağacı dibinde dilek tutar, kimi kırlara çıkar yer içer ateş üstünden atlayıp dilek tutar eğlenir.
Sonuçta güzelliklere açılan yeni bir kapıdır Hıdırellez bu açılan kapının nedeni ister Müslümanlıkça da kabul gören Yahudi peygamberleri Hızır ile İlyas olsun ister, Yunanlıların dediği gibi Helios olsun isterse de, Roman kardeşlerimizin Meriç ırmağından kurtarıcılarının çıkmasını bekledikleri ve eğlendikleri Kakava şenlik günü olsun ne fark eder ki. Nedeni ne olursa olsun umut veren her güzelliğe insan yüreği açıktır.
Bu güzelliklerin bizleri birbirine kaynaştırdığı, yakınlaştırdığı ve birbirimize olan sevgiyi ve hoşgörüyü artırdığını bilelim yeter…. Sevgiyle kalın.
Galip COŞKUN