TÜRK KÜLTÜRÜ VE NİNNİLER
Her ne kadar adının anlamı Türkçe olmasa da herkesin bilinç altında küçümsenmeyecek etkileşimler yapmıştır ninniler. Farsa “Nânû”kelimesinden dilimize geçtiği sanılmaktadır ve “Ninni, Nenni yada Nen” biçiminde kullanılmaktadır. Diğer Türk lehçelerinde ise “Laylay, Elle, Nenne, Leyle, Nanıy” gibi biçimlerde anlamını bulmakla birlikte hangi ulus nasıl kullanırsa kullansın annelerin çocuğuna güven verme, huzur duygusunu tattırmada kullandıkları ilk araçtır ninniler.
Şimdi okuyanlar nerden çıktı bu ninni konusu diyebilir ama çocukluğumuzda bilinç altımızda oluşan çoğu duygunun kaynağıdır ninniler ve ne yazık ki gittikçe unutulmaktadır. Bu unutuluşta duygu yoğunluğu düşük ve dolayısıyla da düşünce açısından sığ insan profilini geliştirmektedir. Gönül isterdiki unutulmasa da annelerin en saf duyguları çocuklarına yansıya bilse fakat ne yazık ki artık bunun için ne yeni kuşak anneler donanımlı nede annelerin çalışmasından dolayı kreş ve çocuk yuvalarında ninniyle çocuk büyütülmesine toplumsal yapı uygun.
Madem ki unutuluyor ama gönlümüzde unutulmamasından yana ve bende yeni kuşakta birkaç örneği olsun kalsın istedim. Böylelikle hem gençlerimizin ilerde aklında kalabilecek bir iki ninni yazmış olurum hemde bakarsınız gençlerimizden ilgilenen ve araştıran çıkar. İşte birkaç örnek; [1]
Ninni ninni ninni, Oğlan oğlan ak teke,
Bol soğanlı börülce, Çift süre bostan eke,
Yesin oğlum doyunca, Dayısı gele beğene,
Bir kız alsın boyunca ninni. Kızını vere yeğene nenni.
İstanbul Urfa
Dandini dayla kızım, Hayya desem yaraşır,
Ilgaz’ı boyla kızım, Mahalleleri dolaşır,
Ilgaz’daki güzelin, Mahallenin kızları,
Gönlünü eyle kızım. Benim oğlumla uğraşır.
Kastamonu – Çankırı Tekirdağ
Hop desinler desinler, Elime alsam kelebi ninni,
Dilin dişin yesinler, Dolaşsam Şam’ı, Haleb’i ninni,
Kaymakamın önünde, Çorum’da Elvan Çelebi ninni,
Kız oynatmış desinler. O da sana himmet etsin ninni.
Erzurum Çorum
Umarım okuyanların hoşuna gider gençlerimizde yeni bir ufuk açar. Sevgilerimle… Galip COŞKUN
[1] - Türk Ninniler Hazinesi – Amil Çelebioğlu- Kitabevi yayınları – İstanbul - 1995
|